Kadınlar Sitesi

Yenilenen prizler katilleri ortaya çıkardı!


Yıl 1991… Aralık ayının ilk günlerinde İstanbul, mevsim normallerinin üzerinde seyreden bir hava yaşıyordu. Yağmurun dört gözle beklendiği günlerde, kentin üzerine serin bir esinti çökmüştü.

İkindi saatlerinde İstanbul Cinayet Masasındaki sessizlik, yalnızca daktilo tuşlarının ritmik sesiyle bölünüyordu. Cinayet Masasının efsane isimlerinden, deneyimli mukayyit Ahmet Şükrü Gencer, bir dosyada eksik kalan tutanağı tamamlıyordu. Karşı masasında oturan yardımcısı, genç polis memuru Adnan İlhan ise evrak yığınları arasında adeta boğuluyordu.

Gencer, evraklarla mücadele eden genç meslektaşına mukayyitlik mesleğinin inceliklerini tek tek aktarıyordu. İlhan, anlatılan her bilgiyi büyük bir dikkatle zihnine kazırken, nöbetçi odasından yükselen telsiz anonsu sessizliği bir anda bozdu:

“Merkez 45-30… Beyoğlunda vereceğimiz adrese hemen bir ekip yönlendirilsin.”

Anonsu duyan Gencer, başını kaldırarak kısa bir cümle kurdu:

“Yeni bir işimiz çıktı…”

BİR KADIN ÖLDÜRÜLMÜŞTÜ

Cinayet Masası dedektifleri hızla verilen adrese yöneldi. Kısa süre sonra olay yerine ulaşan ekipler, evin içinde öldürülmüş bir kadınla karşılaştı. Bir çocuk annesi olan genç kadın, kendi evinde vahşice öldürülmüştü. Olay yerine gelen resmi ekipler çevre güvenliğini sağlarken, Olay Yeri İnceleme ekipleri de titiz bir çalışma başlattı.

KAPIDA ZORLAMA YOKTU

Genç kadının hemen yanı başında bir kravat bulunuyordu. Vücudunda bıçak ya da kurşun izi olmayan kadının, bu kravatla boğularak öldürüldüğü değerlendirildi. Dedektiflerin ilk izlenimi bu yöndeydi. Yapılan ilk incelemede kapıda herhangi bir zorlama izine rastlanmadı. Bu da katil ya da katillerin eve tanıdık biri gibi rahatça girdiğini düşündürüyordu. Cinayetin kim tarafından ve neden işlendiği sorusu artık Cinayet Masası dedektiflerinin titiz çalışmasına kalmıştı.

GASP VE SOYGUN CİNAYETİ

Olay yerindeki dedektifler, elde edilen ilk bilgileri telsiz aracılığıyla Cinayet Masası merkezine aktardı. Mukayyit Ahmet Şükrü Gencer, gelen bilgileri daktilosunun başında tek tek kayda geçiriyordu. Toplanan bilgilere göre; evli ve bir çocuk annesi olan kadın, evinde kravatla boğularak öldürülmüştü. Yapılan incelemede kadının kolundaki bileziklerin ve evde saklandığı düşünülen ziynet eşyalarının çalındığı belirlendi. Bu tespit, olayın gasp amaçlı bir soygun cinayeti olduğunu ortaya koyuyordu.

İFADELER TEK TEK ALINDI

Olay Yeri İnceleme ekiplerinin çalışmalarını tamamlamasının ardından dosya tamamen Cinayet Masası dedektiflerine devredildi. Dedektifler, genç kadının komşularından akrabalarına kadar herkesin ifadesine başvurdu. Bu görüşmeler resmi ifade değil, bilgi toplama amaçlıydı. Tüm bu görüşmelere mukayyit Ahmet Şükrü Gencer ve yardımcısı Adnan İlhan da eşlik etti. Dinlenen kişiler arasında şüphe uyandıracak kimseye rastlanmadı. Bu durum, cinayetin mahalle dışından gelen kişiler tarafından işlenmiş olabileceği ihtimalini güçlendirdi.

KUTUDAKİ PARMAK İZİ

Deneyimli mukayyit Gencerin umudu, Olay Yeri İnceleme ekiplerinin bulacağı teknik delillerdi. Gayrettepedeki Emniyet binasında görev yapan ekiplerle sürekli irtibat halinde olan Gencer, Beyoğlundaki cinayetle ilgili parmak izi olup olmadığını sık sık soruyordu. İki gün sonra beklenen haber geldi. Olay yerinde bir parmak izi tespit edilmişti. Bu parmak izi, altınların saklandığı kutu üzerinde bulunmuştu.

TANIDIKLARLA UYUŞMADI

O yıllarda DNA teknolojisi henüz yaygın değildi. Cinayetlerin çözümünde en önemli delil parmak izleriydi. Bulunan parmak izi önce sabıkalı şahıslarla karşılaştırıldı, ancak herhangi bir eşleşme sağlanamadı. Ardından kadının yakınları ve komşularının parmak izleriyle karşılaştırma yapıldı. Yine sonuç alınamadı. Cinayeti işleyen kişinin mahalleden biri olmadığı kesinleşiyordu. Parmak izinin sahibi mutlaka bulunmalıydı.

ELEKTRİK PRİZLERİ DETAYI

Dedektifler, cinayetin çözümü için kapsamlı bir saha çalışması başlattı. Evde son günlerde herhangi bir tamirat yapılıp yapılmadığı araştırıldı. İncelemeler sırasında, evdeki bazı elektrik prizlerinin yenilendiği fark edildi. Yapılan tespitler, bu prizlerin cinayetin işlendiği gün değiştirildiğini ortaya koyuyordu. Bunun üzerine dedektifler çevrede elektrikçi arayışına girdi. Ancak yakın çevrede sabit bir elektrikçi bulunmuyordu.

ELEKTRİKÇİLER TEK TEK BELİRLENDİ

Soruşturma derinleştirildi. Dedektifler, çevredeki ev sahiplerine “Elektrik arızası olduğunda kimi çağırıyordunuz?” sorusunu yöneltti. Bu çalışma sonucunda tam 12 elektrik ustası tespit edildi. Cinayet Masası, bu ustaları ve varsa çıraklarını tek tek mercek altına aldı.

İKİ KARDEŞİN PARMAK İZİ ÇIKTI

Belirlenen 12 kişi emniyete götürüldü ve parmak izleri alındı. Yapılan karşılaştırma sonucunda, altınların bulunduğu kutudaki parmak izinin iki kardeş olan elektrik ustalarına ait olduğu belirlendi. Aranan cevap sonunda bulunmuştu.

İTİRAF GELDİ

İki kardeş, mukayyit Ahmet Şükrü Gencer ve yardımcısı Adnan İlhanın karşısına çıkarıldı. Gencer, soğukkanlı bir ifadeyle şüphelilere seslendi: “Her şeyi biliyoruz. Elimizde delil var. O gün bu eve gitmiş, elektrik tamiratını yapmışsınız. Şimdi anlatın…”

Delilin varlığını öğrenen iki kardeş, yaşadıkları şokun ardından cinayeti itiraf etti. Gencer, anlatılan her detayı daktilosuyla tutanaklara geçiriyordu.

KAN DONDURAN İFADELER

Şüpheliler ifadelerinde cinayeti şu sözlerle anlattı: “Şefika Ç., evindeki elektrik arızasını gidermemiz için bizi çağırdı. Tamiratı yaptıktan sonra kolundaki altı bilezik dikkatimizi çekti. Paraya çok sıkışmıştık. Gözümüz döndü. Yatak odasına geçtiğimizde kapı kolunda asılı olan kravatı alıp kadının boğazına doladık. Onu öldürdükten sonra bilezikleri ve kolyesini alarak kaçtık. Yakalanacağımızı hiç düşünmedik. Aslında öldürmemiz de gerekmiyordu ama bizi şikâyet eder diye korktuk.”

BİR EFSANENİN ARDINDAN

Bu ifadelerin ardından cinayet dosyası çözüldü ve raflara kaldırıldı. Ahmet Şükrü Gencer, 1980li ve 1990lı yıllarda o dönem İkinci Şube olarak anılan Asayiş Şube Müdürlüğünde, önce Hırsızlık Büroda ardından Cinayet Masasında mukayyit olarak görev yaptı. İki çocuk babası olan Gencer, sayısız cinayet dosyasına imza atan ve meslektaşları arasında adı efsaneleşen isimlerden biri oldu. Ahmet Şükrü Gencer, pandemi döneminde hayatını kaybetti.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ