Kadınlar Sitesi

Cem Karaca’nın oğluyum diye sokakta dayak yerdim

18 yıl önce hayatını kaybeden, unutulmaz sanatçı Cem Karaca çeşitli etkinliklerle anılıyor. Babasını anlatan Emrah Karaca, “Onun ailesi olmak tamamen hedef tahtası haline gelmekti.

 

Beni kaçırmakla öldürmekle tehdit ediliyordu. Oğlu olduğum için sokakta dayak yiyordum” dedi.

8 Şubat 2004’te hayatını kaybeden, unutulmaz sanatçı Cem Karaca 18’inci ölüm yıldönümünde çeşitli etkinliklerle anılıyor.

Moğollar grubunun efsane müzisyenleri Cahit Berkay. Taner Öngür, Kurtalan Ekspres grubunun efsane bas gitaristi Ahmet Güvenç ve sinema-tiyatro-dizi oyuncusu, müzisyen Renan Bilek ve Cem Karacanın oğlu Emrah Karaca Youtube’da yayınlanmak üzere hazırlanan, “Cem Karaca Özel Programı”nda ünlü sanatçıyla ilgili anılarını paylaştı.

Babasını anlatan Emrah Karaca, “Cem Karaca gibi bir figürün ailesi olmak tamamen hedef tahtası haline gelmekti. Beni kaçırmakla öldürmekle tehdit ediliyordu. Oğlu olduğum için sokakta dayak yiyordum” dedi.

Emrah Karaca, “Son zamanlarda çokça tartıştığımız linç olayının en büyüklerinden birini hayatı boyunca yaşayan bir adamdan bahsediyoruz. Hayatını karartan koskocaman iki yalan haberle Cem Karaca bu dünyadan göçtü gitti. Ben Cem Karaca’nın Cem Karaca olduğunu Kıbrıs konserlerinde anladım” diye konuştu.

Emrah Karaca şöyle devam etti:

“BABAMIN KİMLİĞİNİ SİNDİRMEM ÇOK UZUN SÜRDÜ”.

“80’leri hepiniz yaşadınız, Cem Karaca gibi bir figürün ailesi olmak tamamen hedef tahtası haline gelmekti. 70’lerde de hedeftik, tamamen sol bir figür, sağcılar tarafından ölüm tehditleri alıyor, evini bombalamakla, beni kaçırmakla, öldürmekle tehdit ediliyor. Bunlar bitti 12 Eylül darbesi oluyor, ‘vatan haininin bilmem nesi diye ben sokakta dayak yiyorum. Annemle her hafta Cuma günü karakola ifade vermemiz… Bir manyak çıkıyor, ‘Cem Karaca yurda döndü diye ihbar ediyordu, pat bizim eve bir manga asker gelip evi arıyordu. Bu travmalar, kolay travmalar değil. Ben bunları yaşadıktan sonra babamın müziğini kabul etmem, babamın kimliğini sindirmem çok uzun sürdü.

“Kıbrıs’ta bir üniversiteyi kazandığımı babama söylediğimde, ‘Ben de Kıbrıs’a turneye gideceğim, birlikte gidelim’ dedi.93 yazıydı sanırım, ben o sene anladım babamın ne olduğunu. Kıbrıs’ta farklı bir durum var, burası gibi değil ne dönek diyen var ne başka biçimde yaftalayan var.

 

“BABAMI KIBRIS’TA TANIDIM”

60’larda, 70’lerde nasıl bıraktıysa Kıbrıs öyle. Babam bir yerde konser veriyor olsun, başka bir yerde dünyanın en iyi sanatçısı olsun babamın işi yine ful çakardı. Ben bunu birebir yaşadım. Ben biraz iri bir adamımdır, babama bodyguardlık yapmak zorunda kalmıştım. Gözlerime inanamadım. Ben Cem Karaca’nın ne olduğunu Kıbrıs’ta anladım. Bu kadar büyük bir şarkıcı olduğunu biliyordum, anlatıyorlardı, evde konuşuluyordu 70’lerde konserlerin nasıl olduğu. yurda döndüğünde bir Gülhane konserini hiç unutmam, Bir de Emek Sineması’ndaki konserine gitmiştim. Onlarda zaten anlamıştım ama küçüktüm. Kıbrıs’ta işin ciddiyetini anladım. Cem Karaca’nın Cem Karaca olduğunu Kıbrıs konserlerinde anladım.

“ŞANSLI BİR AİLE OLAMADIK”
Biz aile olarak şanslı bir aile olamadık maalesef, yaşananlardan dolayı. Ben de bunu babamın şarkılar yüzünden diye düşünürdüm. Kısmen de doğruydu, babam bu şarkıları söylemeseydi biz bunları yaşamayacaktık. Fakat büyüyünce de işin renginin böyle olmadığını, o şarkıları söylemeseydi Cem Karaca olamayacağını anladım.

“DON KİŞOT DEĞİL, CERVANTES’Tİ”

Oyuncu Mahir Mircan’ın moderatörlüğünü üstlendiği kültür-sanat kanalı Pi Arte TV’de bugün 19.00’da yayınlanacak özel programda konuşan Cem Karaca’nın dostları özetle şunları dile getirdi:
Cahit Berkay: Cem Karaca eşi benzeri olmayan bir müzisyen. Hem ozan olağan üstü şarkılar, besteler yapıyor, sözler muhteşem hem de sahnedeki duruşu harika. Cem Karaca eşi benzeri olmayan bir müzisyen.

 

Taner Öngür: Sadece iyi bir şarkıcı, iyi bir sahne adamı, iyi bir ses değil, bir kültür adamıydı.

Ahmet Güvenç: Cem Karaca İngiltere’de doğmuş olsaydı, bir Freddie Mercury gibi olurdu. İnanılmaz bir sesi vardı. Çok iyi bir şarkıcıydı.
Renan Bilek: Cem abi Don Kişot değildi ki, Cervantes’in kendisiydi. O bir hikâye yazdı, o bir roman yazdı, bıraktı gitti.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ